Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla da tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasında ilk dava koşulu eşlerden birinin akıl hastalığına tutulmuş olmasıdır. Akıl hastalığı evlendikten sonra meydana gelmelidir. Zaten Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması halinde yine de bir şekilde evlenme gerçekleşmişse; evlilikle ilgili mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re’sen veya ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir.
Bir diğer dava koşulu ise akıl hastalığının tedavisinin mümkün olmamasıdır. Mesela şizofreni, paranoya tedavisi mümkün olmayan akıl hastalıklardandır. Bu konuyla ilgili resmi bir sağlık kuruluşundan rapor alınır. Ayrıca bu akıl hastalığı sebebiyle ortak hayat diğer eş için çekilemez hale gelmelidir.
Bu konuda sıkça sorulan sorulardan biri eşim akıl hastası olan bir kişinin bu sebebe dayalı olarak evlilik birliğinin çekilmez hal aldığına ilişkin geçimsizliğe dayalı boşanma davası açıp açamayacağı hususudur. Akıl hastasının eylemler iradi olmadığından evlilik birliğinin çekilmez hal aldığına ilişkin geçimsizliğe dayalı boşanma davası kabul edilmez. Akıl hastalığı sebebine dayalı olarak boşanma davası açılması gerekir.
Yagıtay Kararları
“Dava akıl hastalığına dayalı boşanma istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hale gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir. Toplanan delillerle, davalının akıl hastalığının davacı eş için müşterek hayatı çekilmez hale getirdiği kanıtlanmamıştır. Davacının davasının reddi gerekirken” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/5912 E., 2010/8623 K.)
“Davalı-davacı kadının akıl hastalığına dayalı boşanma davası bulunmamaktadır. Davacı-davalı kocanın akıl hastası olduğu ve kendisine vasi tayin edildiği sabittir. Akıl hastası olan davacıya kusur yüklenmesi mümkün olmamasına göre davalı-davacı kadının şiddetli geçimsizlik nedeniyle açmış olduğu davanın reddi gerekirken, davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesi doğru değil ise de, bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
Hareketleri iradi olmayan kocaya kusur yüklenemeyeceğine göre, Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2 madde koşulları oluşmamıştır. Davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat isteminin reddi gerekirken” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/2-131 E., 2008/152 K.)
“Davacı-karşılık davalı tarafından açılmış olan boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanmaktadır. Davacı-karşılık davalının Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi gereğince kısıtlanmış olması, belirtilen sebebe dayanarak boşanma davası açmasına ve koşulları gerçekleştiğinde bu çerçevede boşanma kararı verilmesine engel değildir. Böyle bir davada davacıda mevcut olduğu belirlenen akıl hastalığının evlenmeye engel nitelikte olup olmadığının araştırılmasına da lüzum bulunmamaktadır” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/14611 E., 2010/16806 K.)
2 Responses to “AKIL HASTALIĞI VE BOŞANMA”
%40 otizm vasi gerekirmi
Otizm sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanabilir. Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar.